en büyük tatminsizliklerden biri de yalnızlık
hani evet insan tatmin olamasın diye yaratılmış olabilir
tanrı olsam kitaplar yerine ufak bi tatmininiz benim notu yollardım her halde
sürekli açılan yaranın tutulacak yeri kalmadığında sadece izler oluyosun
olmayacağını bilmek bu hayatın tuttuğunu göremeyecek olmak alkolsüz bi acı
yaraya dökülen alkol gibi alkol yine alkol
alkol yok ama şimdi
sınav var belki mesela ne kadar yanlış yaptığımızı bakalım öğrenebilmiş misiniz sınavı okul tarih
ki tarih yazılmaya başlamadı bence ben görmedim
tavşan gibi hissediyorum saatler belli sorular cevaplar belli kafam açık kahve var yavan bi durum
yalnızlık da burda başlıyo
şu an yanımda olmasını istediğim bu aptallığı paylaşmak istediğim biri yok olamıyo
çünkü yaratılan hayat paylaşılacak gibi değil
beraber kör olmak beraber boyun eğmek paylaşmak değildir ki beraber kahretmek
en sempatik bulabileceğin kaçış olabilir sadece
buralardan gitmek olabilir
insan içine çıkmamak olabilir
içlerinden geçip kuytu bi yerde içmek olabilir
onlar uyurken ayakta olmak onların ayaklarına bakmamak için rüya görmek olabilir
olmadığını paylaşmak olabilir
paylaştıkça çoğalan tek şey hayat sorum sana
benim yalnızlığım arttıkça ben delirmez miyim
ben zaten ölmeyi seçtikçe yatağımda bi gün can vermez miyim
lanet etmekten bağırmaktan boğazım patlamaz mı
çok fazla içmekten midem delinmez mi
ben olmazsam benim ümidim olmazsa sen nasıl hala devam edebilirsin
sen demek ki iyi bi şey değilsin
28 Aralık 2010 Salı
18 Aralık 2010 Cumartesi
yavan hikaye
biraz yeni ama tahmin ettiğim hikaye
küçük ve doğru olduğum pek küfür edemediğim gibi
herkesle beraber yürürken kulağıma edilmiş hikaye
o kadar olası ki yalnızlık bile daha eğlenceli
yavan hikaye ucu sonsuz ucu boksuz iki türlü yolsuz hikaye
olmayan kahraman olduğum hikaye
çıkabildiğin yer balkon olan bol pervazlı bol uzaklı
ziyan ziyan ettikçe arkama baktığım ziyan ziyan gözlerimle
köpek gibi içmediğim geceler gibi aynısının tıpkısı
yorulmadığı kusmadığı ağlayıp bağırmadığı kafamın iç çeker gibi
içerde bi uzak dışardan bile daha zor
raksetmesi sallanması kafeste bir tuzak
biraz burda daha biraz orda masanın üstünde etim kemiğimi görmek
yukardan bakıldığında döndüğüm kavgamı izlemek ben de biliyorum yoksa
olmayan olmaya en iyi olanlardan olmaya çalışıyo olmaya
biraz renk gibi en azından siyahsız beyazsız yanlışsızlığa
doğrusuz sarhoşluğa sevişmeye bakmaya eline alnımı koymaya
balkon balkon tırmanmaya aşağıya uzaklaşmaya nedense hep bi saksıya akvaryuma hayran olmaya
yalnızken acizliğime gönül göz açlığıma
yoksa ben de biliyorum ben de farkettim
yoksa özlü içim bile biliyodu artık
ekmekten o tadı o da beklemiyodu
dişsiz bir hikaye çizgi dolu bir gülümseme
beleşe yaşanan bi aşk
yoksa o da biliyodu
o da farketmişti
küçük ve doğru olduğum pek küfür edemediğim gibi
herkesle beraber yürürken kulağıma edilmiş hikaye
o kadar olası ki yalnızlık bile daha eğlenceli
yavan hikaye ucu sonsuz ucu boksuz iki türlü yolsuz hikaye
olmayan kahraman olduğum hikaye
çıkabildiğin yer balkon olan bol pervazlı bol uzaklı
ziyan ziyan ettikçe arkama baktığım ziyan ziyan gözlerimle
köpek gibi içmediğim geceler gibi aynısının tıpkısı
yorulmadığı kusmadığı ağlayıp bağırmadığı kafamın iç çeker gibi
içerde bi uzak dışardan bile daha zor
raksetmesi sallanması kafeste bir tuzak
biraz burda daha biraz orda masanın üstünde etim kemiğimi görmek
yukardan bakıldığında döndüğüm kavgamı izlemek ben de biliyorum yoksa
olmayan olmaya en iyi olanlardan olmaya çalışıyo olmaya
biraz renk gibi en azından siyahsız beyazsız yanlışsızlığa
doğrusuz sarhoşluğa sevişmeye bakmaya eline alnımı koymaya
balkon balkon tırmanmaya aşağıya uzaklaşmaya nedense hep bi saksıya akvaryuma hayran olmaya
yalnızken acizliğime gönül göz açlığıma
yoksa ben de biliyorum ben de farkettim
yoksa özlü içim bile biliyodu artık
ekmekten o tadı o da beklemiyodu
dişsiz bir hikaye çizgi dolu bir gülümseme
beleşe yaşanan bi aşk
yoksa o da biliyodu
o da farketmişti
3 Aralık 2010 Cuma
siğoiy
samimiyeti kuşkusundan başkasını barındırmıyan
koca bi taşın üstünde etrafı izliyen sadece
yanına gelene tekliyerek merhaba düzeyliyiveren
önüne önündeki ince bacaklarına bakan
zamanını neyapmasını düşünen
düşündükçe daha da sağlam oturan
küçüklere sığan
sığdıkça azalan
çıkarı olmayan
sonbahar yaprağısın sen
düşersin düşersin
yeni bi eskiye düşersin
etrafta kimse kalmadı zaten
sadece senin geleceğin
ve sen
ve senin sonun
koca bi taşın üstünde etrafı izliyen sadece
yanına gelene tekliyerek merhaba düzeyliyiveren
önüne önündeki ince bacaklarına bakan
zamanını neyapmasını düşünen
düşündükçe daha da sağlam oturan
küçüklere sığan
sığdıkça azalan
çıkarı olmayan
sonbahar yaprağısın sen
düşersin düşersin
yeni bi eskiye düşersin
etrafta kimse kalmadı zaten
sadece senin geleceğin
ve sen
ve senin sonun
ona özenirim
damarlarında bi herhangi bi şey olduğuyla alakalı münakaşaya giricek yoktur sanırım
ama damarlarının toprağa girmesi orada dolaşması oradan beslenmesi akıllarına gelmez
arada arabanın tabanı vardır
arada ayakkabı
arada asfalt
arada yüreksizlik
samimiyetsizlik ve korkusuzlukluk
geçmişe yaslanıp ileriye ayak koyma
sola sola kaçmak sağa giden yolda ki tersi lanet dilbilgisi
hemen bi şeylere hayran oliyim belki biraz ilerlerim içgüdüsü
ben akıllı biriyim hep akıllı oldum
dediğim şeyde içtensizlik olmaz yanlışım bile gönüldendir
ama ait olduğum yer dünyaysa yanlış yapmaktan sakınmam
bilirim ki ona aitimdir
ondan korkmam
onu anlamaya çalışırım
onun istediğini yapmaya çalışırım
ona destek olurum
çıkıp da onu kullanmam
o benim evim
arkadaşlarıma sevdiğime ve çocuklarıma ev olan yer o
ona özenirim
ama damarlarının toprağa girmesi orada dolaşması oradan beslenmesi akıllarına gelmez
arada arabanın tabanı vardır
arada ayakkabı
arada asfalt
arada yüreksizlik
samimiyetsizlik ve korkusuzlukluk
geçmişe yaslanıp ileriye ayak koyma
sola sola kaçmak sağa giden yolda ki tersi lanet dilbilgisi
hemen bi şeylere hayran oliyim belki biraz ilerlerim içgüdüsü
ben akıllı biriyim hep akıllı oldum
dediğim şeyde içtensizlik olmaz yanlışım bile gönüldendir
ama ait olduğum yer dünyaysa yanlış yapmaktan sakınmam
bilirim ki ona aitimdir
ondan korkmam
onu anlamaya çalışırım
onun istediğini yapmaya çalışırım
ona destek olurum
çıkıp da onu kullanmam
o benim evim
arkadaşlarıma sevdiğime ve çocuklarıma ev olan yer o
ona özenirim
1 Aralık 2010 Çarşamba
gerçekçe
her farklı her
bi sabah martılarla ezan bitiminde güneşini bekliyen
bi yalnızlık birine uzuyucak her an her herde
bi intihar sonrası mutluluk her hissediğildiğinde
orda biraz mutluluk hissedilir
oraya gitmek pamuk yollarda
taş patikada sert güven veren bi tepkime
ilerledikçe boynuna vuran doğru esinti
kafanı sabitleyip gözünü diktiğinde o heyecan
seni gerçekten mutlu seni gerçekten mutsuz edebilir
ama o hissettiğin şeyin gerçekten sana, hayatına dair olması, üstüne herhangi bi şeyi tanıyamıyacak kadar puanlıdır
bi sabah martılarla ezan bitiminde güneşini bekliyen
bi yalnızlık birine uzuyucak her an her herde
bi intihar sonrası mutluluk her hissediğildiğinde
orda biraz mutluluk hissedilir
oraya gitmek pamuk yollarda
taş patikada sert güven veren bi tepkime
ilerledikçe boynuna vuran doğru esinti
kafanı sabitleyip gözünü diktiğinde o heyecan
seni gerçekten mutlu seni gerçekten mutsuz edebilir
ama o hissettiğin şeyin gerçekten sana, hayatına dair olması, üstüne herhangi bi şeyi tanıyamıyacak kadar puanlıdır
28 Kasım 2010 Pazar
GERİZEKAAAAAAALIIA
ayağımda kafamda her yerimde bira var şarap var hepsi senin salaklığın
hepsi çok salak olduğundan fazla salak olduğundan
fazla cibiliyetsiz olduğundan
fazla biçimsiz olduğundan
fazla atık olduğundan
fazla düşünülmemiş istenmemiş olduğundan
bi fayans biraz seramik biraz karanlık senin hayatın
biraz koridor biraz ışıksızlık en darlandığın
ama BOLCA APTALLIK
AMA BOLCA HIYARLIK
BİR GIDIM Bİ ŞEY YOK YA SENDE
hepsi çok salak olduğundan fazla salak olduğundan
fazla cibiliyetsiz olduğundan
fazla biçimsiz olduğundan
fazla atık olduğundan
fazla düşünülmemiş istenmemiş olduğundan
bi fayans biraz seramik biraz karanlık senin hayatın
biraz koridor biraz ışıksızlık en darlandığın
ama BOLCA APTALLIK
AMA BOLCA HIYARLIK
BİR GIDIM Bİ ŞEY YOK YA SENDE
ŞARRRAP!!!!!!!!
yumuşacık şarabım
ağzıma her girdiğinde beni öpen beni seven
ve bundan kar etmiyen yumuşacık şarabım
benim güzel iyi huylu şarabım
senin ne işin var dediğimde ben nötürletarum diyen benim gönülden şarabım
bu gerizekalıları bana düşündürten gerizekalı şarabım
benim güzel şarabım
benim tek iyim
ağzıma her girdiğinde beni öpen beni seven
ve bundan kar etmiyen yumuşacık şarabım
benim güzel iyi huylu şarabım
senin ne işin var dediğimde ben nötürletarum diyen benim gönülden şarabım
bu gerizekalıları bana düşündürten gerizekalı şarabım
benim güzel şarabım
benim tek iyim
sevdiğim
öyle oda oda her şey
her ev kocaman
senin evin en büyüğü olucak
sen çıkmak istedikçe kat çıkılıcak üstüne
büyüklüğü göz korkutucu da olsa içi bu kadar gerekiyomuş dedirticek
her katında başka manzara her odada başka bi koku olucak
zaman gibi olucak evin
unutturmıyıcak sana geçmişini
istediğin zamanda yaşıyabiliceksin
her oda diğer oda için, çıkmak istediğinde diğer odanın anahtarını bulman gerekicek
ve unutmaman gerekicek yerlerini, onu oraya nasıl koyduğunu, bu tazeliği seviceksin
kendini en çok anladığın yer evin olucak karıştırıcak çok şeyin olucak ve hepsi elinin altında olucak görüntülerin kayıtlı
yatak odanda çok büyük yuvarlak bembeyaz bi yatağın olucak tam ortasında uyumayı seviceksin
rahatsız etmiyicek uzaklıktan suların ve kuşların sesleri gelicek gece tazetaze
arada burnuna güzel çiçek kokuları gelicek sıkılınmıyıcak kadar nazlı olucaklar
dokunmak istersen elim yanında açık olucak
ben ufak gölün orda olucam genelde orda uyuklamayı sevicem
bir ateş boyu uyuycam karın üstünde çırılçıplak
sesin geldiğinde bahar gelicek uyanıvericem
sana arkadaşlık edicem gözlerimle, içlerine akıtıcaksın memnunsuzluğunu
zamanına göre yemekler kokucak mutfaktan
peynirli börekler çikolatalı pastalar
en güzel hayvansal gıdalar:)
canın her istediğinde hazır olucaklar ellerimle yediricem sana :D
yağmur yıkıyıcak güneş kurutucak güzel tenini
en güzel koku senin kokun olucak o evde
sen tertemiz olduğunda dünya durucak bi kaç dakika
bütün ev sen kokucak o zaman işte en şükür ettiğimiz an olucak
her şey canlı ahşap olucak bütün ev yeşillik olucak gülümseyen yapraklar
onları kandırıcaksın oyun oynıycaksın ama peşini bırakmıycaklar
ama altetmesini her zaman biliceksin
bahçen evin üstünde olucak dünyayı yarım küreden çok az fazla olarak görüceksin kimse oraya giremiyicek
gölgeler sana değmiyicek ışıklar gözünü almıycak
çok efendi panjurların olucak halden anlar tam hizmetkar
renkleri ayıklıyıcaklar içeri havayı seçicekler sevdiğinden
en güzel akşamüstü göle çarptığında yok olucaklar size davet var mekan dışarsı
incecik olucak herşey zarif küçük küçük her yer uçsuz ufak tefek güzel işlemeler kare kare
ışığın her tonunu seçiceksin istediğinde
boynuna esicek akşam esintisi tam da gündüz olsa da
ve ara diğil günün yarısı olarak, tatil zamanın
için artık dolduğunda yarısından biraz azı tual olucak yarım kürenin
ve oraya büyünü yapıcaksın tüm şehvetinle
o kadar güzel şeyler yapıcaksın ki tüm güzel sanılanlar önünde eğilicek
kimse gördüğüne inanamıyıcak ben ellerini öpücem haberi alıp
ve senin için tören yapmayı kalbimizden istiyicez
biz bütün elyapması şeyleri dünyanın,, benim şefliğimde yeni gösterimize başlıyıcaz
sadece senin ağzındaki kıvrılmayı görebilmek için koltuğunda
gözündeki parlaklık bizim yaşamımız olucak bizi en çok o sevindiricek
seni sıkmadan bitiricez gösterimizi yanına makyajlı yüzümle koşup beğendin mi diyicem
dudaklarımı temizleyip küçük bi öpücük vericeksin ve iyisine bir kıyameti koparıcam tek boş alan kalmadan her yer gürültü ve havai fişeklerle dolucak bu bizi sevindiricek
bütün ev gece yatarken seni düşünücek
sana hizmet etmenin ne kadar güzel olduğunu ne kadar şanslı olduklarını ve uykuya dalıcaklar
sen de onları seviceksin onlar günlerine nokta koyarken tanrıyla rutin konuşmanı yapıcaksın
beni karların altından alıp bir fincan kahve ikram ediceksin
sana sorucam mutlu musun diye
fena diilim diyiceksin saol diyiceksin
anahtarını bulabildin mi diyicem
hayır diyiceksin belki de bu sefer bulmam gerekmiyodur . .
nasıl ya diyicem
öyle işte diyiceksin
ben üzülücem
merak etme diyiceksin
merak etme sercan çünkü sen en olabilicek şeyi yaptın
ve bulabiliceğim bütün anahtarları buldum
sana çok teşekkür ederim
ve belki sevinirsin bi anahtar için sana ihtiyacım var
bana mı diyicem sana
evet sana diyiceksin hiç olmadığın kadar samimi gözlerinle
elini kalbime koyup sen benim bulmam gereken son anahtarları burda taşıyosun
olamam diyicem bana böyle deme ama beni buna aşık ediceksin
bir anda soytarı şefliğinden prensliğe yükselicem
sen bana asilliği öğretirken ben kalbimde ne olduğunu düşünmeye başlıyıcam
sen bana hizmet ettirirken evi, yüzündeki gülümseme beni korkutucak
hazır olamamak içimi kemirmeye başlıyıcak
sen tüm kalenderliinle bana bakıp
çocuk seni istiyorum dediğinde dizlerim titriyicek hayır istemiyosun diyicem
ve o gece bana sahip olucaksın :D
uyandığımda yanımda olan sen beni gerçekten o odada hissettiricek
ve evet ben de bu odadayım bu kadın benim kadınım dediğimde
şimşekler çakıcak az fazla yarım küre dünyamızda
ben oraya laneti getiricem en koyusundan
bize bi şey olmıycak ama manzaramız kararıcak
niçin böyle yaptın diyicem
bunun olması gerekiyodu diyceksin
nasıl olması gerekiyodu diyicem
sen benim kışımsın ve en çok kışa ihtiyacımız var diyceksin
çok büyük bi yük bindiriceksin kendimi anlıyamıyıcam bi soytarıyken kötü bi görünüme gelmek içimi acıtıcak
sana küsücem bana yaptığını beğenmiyicem
gösterileri bırakıcam seni görmek istemiycem kaçıcam
ve çok uzun zamanlar geçicek
odamdan mızıkamı almaya çıkarken yeni gösteri ekibini görücem ve yaptıkları işi hiç beğenmiycem
anlatmaya çalışıcam böyle yapmalısınız diyicem yapamadıklarında yeni şeflerine bağırıcam
o ara bembeyaz kıyafetinle iniceksin odadan
senden gözlerimi kaçırıcam
ben olmadan sen eğlenceyi nefrete
sen olmadan ben güzelliği bencilliğe çeviriyorum
biz aynı enerjinin birbirini çekemiyen arkadaşlarıyız
artık barışalım. . .
sana bakıyorum bana o kadar güzel bakıyosun
bana yakın olman da bunun için di mi diyorum
evet diyosun ama buna mecburum
bana yakın olman bi mecburiyet gerektirmedikçe beni arama diyip çekip gidiyorum
ve ev değişiyo uzaktan görüyorum
sen evle arkadaş oluyosun ve evi besliyosun gülücüklerinle
ben uzaktayım ama yanaşmıyorum ormanda bi kaç arkadaş buluyorum onları eğlendiriyorum ama seninle olduğu gibi zevk vermiyo
eski günlerimizi ne kadar basit olduğumuzu hatırlıyıp iç geçiriyorum yalnızken
ev kendini yeniliyo daha canlı oluyo daha anlamlı görünüyo bensiz
uzaktan bakıyorum hergün ve beğendiim çok güzel bi balkon yapıyosunuz
tam istediğim yere bakan gündüzden başliip güneş gören günbatımına dek
ama nasıl olsa ben heryerdeyim diyip önemsemiyorum
bi mektup geliyo artık kaçmana gerek yok bugün bize gel
seni özlemenin de ihtiyacıyla gidiyim bari neyapmışlar diyorum yalandan
ve servisin bittiğini görüyorum seni hiç bu kadar kalabalık bi yerde görmemiştim diyorum
herkes bana özlem dolu gözlerle bakıyo tüm panjurlar tüm balkonlar tüm tencereler
anlam veremiyorum sana bakıyorum elinde bir tabakla geliyosun
bu tabağın sahibi diyosun bizi varoluşumuzdan buyana idare eden biri..
o olmasaydı bu duruma gelemezdik
bize umut veren tek şey o oldu yüzyıllardır
ve bu tabaktaki yemekleri en çok o haketti
tam ben mi diyicekken tabak önüme konuyo
evet sen diyosun
hiç bu kadar sevgi dolu bi tabak görmemiştim diyorum o kadar şaşırıyorum ki saatlerce tabağa bakıyorum ama kimse hadi ye soğuyucak demiyo çünkü soğumuyo
bu evden çıkan bu yemek sonsuza kadar yenebilicek bi yemek
ve ben yemeği yiyorm ve doyuyorm
bu olamaz diyorm ben bu yemeği çok sevdim
bundan sonra kalırsan yemekte hep bu tat var diyosun
sana bakıyorum, gülüyorum
ve bi anda anahtar beliriyo masada
senin diyosun
yeni odana gidiyoruz
ve sevişiyoruz..
her ev kocaman
senin evin en büyüğü olucak
sen çıkmak istedikçe kat çıkılıcak üstüne
büyüklüğü göz korkutucu da olsa içi bu kadar gerekiyomuş dedirticek
her katında başka manzara her odada başka bi koku olucak
zaman gibi olucak evin
unutturmıyıcak sana geçmişini
istediğin zamanda yaşıyabiliceksin
her oda diğer oda için, çıkmak istediğinde diğer odanın anahtarını bulman gerekicek
ve unutmaman gerekicek yerlerini, onu oraya nasıl koyduğunu, bu tazeliği seviceksin
kendini en çok anladığın yer evin olucak karıştırıcak çok şeyin olucak ve hepsi elinin altında olucak görüntülerin kayıtlı
yatak odanda çok büyük yuvarlak bembeyaz bi yatağın olucak tam ortasında uyumayı seviceksin
rahatsız etmiyicek uzaklıktan suların ve kuşların sesleri gelicek gece tazetaze
arada burnuna güzel çiçek kokuları gelicek sıkılınmıyıcak kadar nazlı olucaklar
dokunmak istersen elim yanında açık olucak
ben ufak gölün orda olucam genelde orda uyuklamayı sevicem
bir ateş boyu uyuycam karın üstünde çırılçıplak
sesin geldiğinde bahar gelicek uyanıvericem
sana arkadaşlık edicem gözlerimle, içlerine akıtıcaksın memnunsuzluğunu
zamanına göre yemekler kokucak mutfaktan
peynirli börekler çikolatalı pastalar
en güzel hayvansal gıdalar:)
canın her istediğinde hazır olucaklar ellerimle yediricem sana :D
yağmur yıkıyıcak güneş kurutucak güzel tenini
en güzel koku senin kokun olucak o evde
sen tertemiz olduğunda dünya durucak bi kaç dakika
bütün ev sen kokucak o zaman işte en şükür ettiğimiz an olucak
her şey canlı ahşap olucak bütün ev yeşillik olucak gülümseyen yapraklar
onları kandırıcaksın oyun oynıycaksın ama peşini bırakmıycaklar
ama altetmesini her zaman biliceksin
bahçen evin üstünde olucak dünyayı yarım küreden çok az fazla olarak görüceksin kimse oraya giremiyicek
gölgeler sana değmiyicek ışıklar gözünü almıycak
çok efendi panjurların olucak halden anlar tam hizmetkar
renkleri ayıklıyıcaklar içeri havayı seçicekler sevdiğinden
en güzel akşamüstü göle çarptığında yok olucaklar size davet var mekan dışarsı
incecik olucak herşey zarif küçük küçük her yer uçsuz ufak tefek güzel işlemeler kare kare
ışığın her tonunu seçiceksin istediğinde
boynuna esicek akşam esintisi tam da gündüz olsa da
ve ara diğil günün yarısı olarak, tatil zamanın
için artık dolduğunda yarısından biraz azı tual olucak yarım kürenin
ve oraya büyünü yapıcaksın tüm şehvetinle
o kadar güzel şeyler yapıcaksın ki tüm güzel sanılanlar önünde eğilicek
kimse gördüğüne inanamıyıcak ben ellerini öpücem haberi alıp
ve senin için tören yapmayı kalbimizden istiyicez
biz bütün elyapması şeyleri dünyanın,, benim şefliğimde yeni gösterimize başlıyıcaz
sadece senin ağzındaki kıvrılmayı görebilmek için koltuğunda
gözündeki parlaklık bizim yaşamımız olucak bizi en çok o sevindiricek
seni sıkmadan bitiricez gösterimizi yanına makyajlı yüzümle koşup beğendin mi diyicem
dudaklarımı temizleyip küçük bi öpücük vericeksin ve iyisine bir kıyameti koparıcam tek boş alan kalmadan her yer gürültü ve havai fişeklerle dolucak bu bizi sevindiricek
bütün ev gece yatarken seni düşünücek
sana hizmet etmenin ne kadar güzel olduğunu ne kadar şanslı olduklarını ve uykuya dalıcaklar
sen de onları seviceksin onlar günlerine nokta koyarken tanrıyla rutin konuşmanı yapıcaksın
beni karların altından alıp bir fincan kahve ikram ediceksin
sana sorucam mutlu musun diye
fena diilim diyiceksin saol diyiceksin
anahtarını bulabildin mi diyicem
hayır diyiceksin belki de bu sefer bulmam gerekmiyodur . .
nasıl ya diyicem
öyle işte diyiceksin
ben üzülücem
merak etme diyiceksin
merak etme sercan çünkü sen en olabilicek şeyi yaptın
ve bulabiliceğim bütün anahtarları buldum
sana çok teşekkür ederim
ve belki sevinirsin bi anahtar için sana ihtiyacım var
bana mı diyicem sana
evet sana diyiceksin hiç olmadığın kadar samimi gözlerinle
elini kalbime koyup sen benim bulmam gereken son anahtarları burda taşıyosun
olamam diyicem bana böyle deme ama beni buna aşık ediceksin
bir anda soytarı şefliğinden prensliğe yükselicem
sen bana asilliği öğretirken ben kalbimde ne olduğunu düşünmeye başlıyıcam
sen bana hizmet ettirirken evi, yüzündeki gülümseme beni korkutucak
hazır olamamak içimi kemirmeye başlıyıcak
sen tüm kalenderliinle bana bakıp
çocuk seni istiyorum dediğinde dizlerim titriyicek hayır istemiyosun diyicem
ve o gece bana sahip olucaksın :D
uyandığımda yanımda olan sen beni gerçekten o odada hissettiricek
ve evet ben de bu odadayım bu kadın benim kadınım dediğimde
şimşekler çakıcak az fazla yarım küre dünyamızda
ben oraya laneti getiricem en koyusundan
bize bi şey olmıycak ama manzaramız kararıcak
niçin böyle yaptın diyicem
bunun olması gerekiyodu diyceksin
nasıl olması gerekiyodu diyicem
sen benim kışımsın ve en çok kışa ihtiyacımız var diyceksin
çok büyük bi yük bindiriceksin kendimi anlıyamıyıcam bi soytarıyken kötü bi görünüme gelmek içimi acıtıcak
sana küsücem bana yaptığını beğenmiyicem
gösterileri bırakıcam seni görmek istemiycem kaçıcam
ve çok uzun zamanlar geçicek
odamdan mızıkamı almaya çıkarken yeni gösteri ekibini görücem ve yaptıkları işi hiç beğenmiycem
anlatmaya çalışıcam böyle yapmalısınız diyicem yapamadıklarında yeni şeflerine bağırıcam
o ara bembeyaz kıyafetinle iniceksin odadan
senden gözlerimi kaçırıcam
ben olmadan sen eğlenceyi nefrete
sen olmadan ben güzelliği bencilliğe çeviriyorum
biz aynı enerjinin birbirini çekemiyen arkadaşlarıyız
artık barışalım. . .
sana bakıyorum bana o kadar güzel bakıyosun
bana yakın olman da bunun için di mi diyorum
evet diyosun ama buna mecburum
bana yakın olman bi mecburiyet gerektirmedikçe beni arama diyip çekip gidiyorum
ve ev değişiyo uzaktan görüyorum
sen evle arkadaş oluyosun ve evi besliyosun gülücüklerinle
ben uzaktayım ama yanaşmıyorum ormanda bi kaç arkadaş buluyorum onları eğlendiriyorum ama seninle olduğu gibi zevk vermiyo
eski günlerimizi ne kadar basit olduğumuzu hatırlıyıp iç geçiriyorum yalnızken
ev kendini yeniliyo daha canlı oluyo daha anlamlı görünüyo bensiz
uzaktan bakıyorum hergün ve beğendiim çok güzel bi balkon yapıyosunuz
tam istediğim yere bakan gündüzden başliip güneş gören günbatımına dek
ama nasıl olsa ben heryerdeyim diyip önemsemiyorum
bi mektup geliyo artık kaçmana gerek yok bugün bize gel
seni özlemenin de ihtiyacıyla gidiyim bari neyapmışlar diyorum yalandan
ve servisin bittiğini görüyorum seni hiç bu kadar kalabalık bi yerde görmemiştim diyorum
herkes bana özlem dolu gözlerle bakıyo tüm panjurlar tüm balkonlar tüm tencereler
anlam veremiyorum sana bakıyorum elinde bir tabakla geliyosun
bu tabağın sahibi diyosun bizi varoluşumuzdan buyana idare eden biri..
o olmasaydı bu duruma gelemezdik
bize umut veren tek şey o oldu yüzyıllardır
ve bu tabaktaki yemekleri en çok o haketti
tam ben mi diyicekken tabak önüme konuyo
evet sen diyosun
hiç bu kadar sevgi dolu bi tabak görmemiştim diyorum o kadar şaşırıyorum ki saatlerce tabağa bakıyorum ama kimse hadi ye soğuyucak demiyo çünkü soğumuyo
bu evden çıkan bu yemek sonsuza kadar yenebilicek bi yemek
ve ben yemeği yiyorm ve doyuyorm
bu olamaz diyorm ben bu yemeği çok sevdim
bundan sonra kalırsan yemekte hep bu tat var diyosun
sana bakıyorum, gülüyorum
ve bi anda anahtar beliriyo masada
senin diyosun
yeni odana gidiyoruz
ve sevişiyoruz..
adım adım
bi adım attı
adam çirkin bi herifti
ne adam ne de herifti
biraz tamdı vücudu
ama yürü denilmiş gibi
öylesine
birazcık intiharı vardı göğsünde
bi adım attı
biraz aşağı biraz yukarı baktı
biraz olduğu yerde
bi adım daha attı
bastığı yeri hissediyodu
konuştuğunda cevap duyabiliyodu
hep bi yerin içindeydi
kaçamaması kaçınılmaz
kaçmaya gücü yoktu
düşünmemeyi nasıl düşünebiliyodu
aklını tüketmişti
elinde bi kaç hayvanlığı vardı
küçük bi adım daha attı utanmadan
kırılıcak bi cam gibiydi
çok gergin
çok dayak yiyebilir gibi
kağıt gibi elleri
gözleri nokta gibi
ayakları ağrı gibi
o kadar renksiz biriydi ki
bildiği tüm renkleri betimsiz
bütün anıları siyah siyah
bütün kahkahaları kusmuklu
bütün geleceği geçimsiz
vazgeçmiş umutları
pislik bile olamıyıcak dorukları
nedensiz
yolsuz
gayesiz
ruhsuz
öylesine
bi adım attı
yanlışlıkla veya zorundalıkla bi sonsuza girdi
girdiği gibi onun renksizliğinin nedeni gibi bi müzik
onun ne kadar olmadığıysa o kadar güzel bi kadın
midesine ne giremediyse o kadar girmesi arzulanan yemekler
ne kadar onu sevmedilerse katlarca fazla seven insanlar
ne kadar geriye attılarsa o kadar ileri atacak fırsatlar
ne kadar yalan varsa o kadar daha güzel yalanlar yani doğrular
bi fidan
bi güzel ufak köpek
bir içten öpücük
bir candan sarılış
bir derinden eyvallah
bi adım daha attı
sessizliği düşündü
yönü var dedi
bi yönü var dedi
bi yere gidiyo dedi
bi yere gidiyo
oraya doğru bi adım attı
insanları akıllı bi yere geldi
onun gibileri de vardı
onun gibileri de vardı
ONUN GİBİLERİ DE VARDI
onun gibilerinin olduğu yerde en yukarı çıktı en uca gitti aşağıyı gördü güldü
soyundu bi sigara yaktı
sigarasını bitirdi
bi küçük adım attı
adam çirkin bi herifti
ne adam ne de herifti
biraz tamdı vücudu
ama yürü denilmiş gibi
öylesine
birazcık intiharı vardı göğsünde
bi adım attı
biraz aşağı biraz yukarı baktı
biraz olduğu yerde
bi adım daha attı
bastığı yeri hissediyodu
konuştuğunda cevap duyabiliyodu
hep bi yerin içindeydi
kaçamaması kaçınılmaz
kaçmaya gücü yoktu
düşünmemeyi nasıl düşünebiliyodu
aklını tüketmişti
elinde bi kaç hayvanlığı vardı
küçük bi adım daha attı utanmadan
kırılıcak bi cam gibiydi
çok gergin
çok dayak yiyebilir gibi
kağıt gibi elleri
gözleri nokta gibi
ayakları ağrı gibi
o kadar renksiz biriydi ki
bildiği tüm renkleri betimsiz
bütün anıları siyah siyah
bütün kahkahaları kusmuklu
bütün geleceği geçimsiz
vazgeçmiş umutları
pislik bile olamıyıcak dorukları
nedensiz
yolsuz
gayesiz
ruhsuz
öylesine
bi adım attı
yanlışlıkla veya zorundalıkla bi sonsuza girdi
girdiği gibi onun renksizliğinin nedeni gibi bi müzik
onun ne kadar olmadığıysa o kadar güzel bi kadın
midesine ne giremediyse o kadar girmesi arzulanan yemekler
ne kadar onu sevmedilerse katlarca fazla seven insanlar
ne kadar geriye attılarsa o kadar ileri atacak fırsatlar
ne kadar yalan varsa o kadar daha güzel yalanlar yani doğrular
bi fidan
bi güzel ufak köpek
bir içten öpücük
bir candan sarılış
bir derinden eyvallah
bi adım daha attı
sessizliği düşündü
yönü var dedi
bi yönü var dedi
bi yere gidiyo dedi
bi yere gidiyo
oraya doğru bi adım attı
insanları akıllı bi yere geldi
onun gibileri de vardı
onun gibileri de vardı
ONUN GİBİLERİ DE VARDI
onun gibilerinin olduğu yerde en yukarı çıktı en uca gitti aşağıyı gördü güldü
soyundu bi sigara yaktı
sigarasını bitirdi
bi küçük adım attı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)