28 Aralık 2010 Salı

paylaşamadıkça devam edebilen çoğu şeyden biri hayattır

en büyük tatminsizliklerden biri de yalnızlık
hani evet insan tatmin olamasın diye yaratılmış olabilir
tanrı olsam kitaplar yerine ufak bi tatmininiz benim notu yollardım her halde

sürekli açılan yaranın tutulacak yeri kalmadığında sadece izler oluyosun
olmayacağını bilmek bu hayatın tuttuğunu göremeyecek olmak alkolsüz bi acı
yaraya dökülen alkol gibi alkol yine alkol
alkol yok ama şimdi

sınav var belki mesela ne kadar yanlış yaptığımızı bakalım öğrenebilmiş misiniz sınavı okul tarih
ki tarih yazılmaya başlamadı bence ben görmedim
tavşan gibi hissediyorum saatler belli sorular cevaplar belli kafam açık kahve var yavan bi durum

yalnızlık da burda başlıyo
şu an yanımda olmasını istediğim bu aptallığı paylaşmak istediğim biri yok olamıyo
çünkü yaratılan hayat paylaşılacak gibi değil
beraber kör olmak beraber boyun eğmek paylaşmak değildir ki beraber kahretmek
en sempatik bulabileceğin kaçış olabilir sadece

buralardan gitmek olabilir
insan içine çıkmamak olabilir
içlerinden geçip kuytu bi yerde içmek olabilir
onlar uyurken ayakta olmak onların ayaklarına bakmamak için rüya görmek olabilir
olmadığını paylaşmak olabilir

paylaştıkça çoğalan tek şey hayat sorum sana
benim yalnızlığım arttıkça ben delirmez miyim
ben zaten ölmeyi seçtikçe yatağımda bi gün can vermez miyim
lanet etmekten bağırmaktan boğazım patlamaz mı
çok fazla içmekten midem delinmez mi
ben olmazsam benim ümidim olmazsa sen nasıl hala devam edebilirsin

sen demek ki iyi bi şey değilsin

18 Aralık 2010 Cumartesi

yavan hikaye

biraz yeni ama tahmin ettiğim hikaye
küçük ve doğru olduğum pek küfür edemediğim gibi
herkesle beraber yürürken kulağıma edilmiş hikaye
o kadar olası ki yalnızlık bile daha eğlenceli

yavan hikaye ucu sonsuz ucu boksuz iki türlü yolsuz hikaye
olmayan kahraman olduğum hikaye
çıkabildiğin yer balkon olan bol pervazlı bol uzaklı
ziyan ziyan ettikçe arkama baktığım ziyan ziyan gözlerimle

köpek gibi içmediğim geceler gibi aynısının tıpkısı
yorulmadığı kusmadığı ağlayıp bağırmadığı kafamın iç çeker gibi
içerde bi uzak dışardan bile daha zor
raksetmesi sallanması kafeste bir tuzak

biraz burda daha biraz orda masanın üstünde etim kemiğimi görmek
yukardan bakıldığında döndüğüm kavgamı izlemek ben de biliyorum yoksa
olmayan olmaya en iyi olanlardan olmaya çalışıyo olmaya
biraz renk gibi en azından siyahsız beyazsız yanlışsızlığa

doğrusuz sarhoşluğa sevişmeye bakmaya eline alnımı koymaya
balkon balkon tırmanmaya aşağıya uzaklaşmaya nedense hep bi saksıya akvaryuma hayran olmaya
yalnızken acizliğime gönül göz açlığıma
yoksa ben de biliyorum ben de farkettim

yoksa özlü içim bile biliyodu artık
ekmekten o tadı o da beklemiyodu
dişsiz bir hikaye çizgi dolu bir gülümseme
beleşe yaşanan bi aşk

yoksa o da biliyodu
o da farketmişti

3 Aralık 2010 Cuma

siğoiy

samimiyeti kuşkusundan başkasını barındırmıyan
koca bi taşın üstünde etrafı izliyen sadece
yanına gelene tekliyerek merhaba düzeyliyiveren
önüne önündeki ince bacaklarına bakan

zamanını neyapmasını düşünen
düşündükçe daha da sağlam oturan
küçüklere sığan
sığdıkça azalan

çıkarı olmayan
sonbahar yaprağısın sen
düşersin düşersin
yeni bi eskiye düşersin

etrafta kimse kalmadı zaten
sadece senin geleceğin
ve sen
ve senin sonun

ona özenirim

damarlarında bi herhangi bi şey olduğuyla alakalı münakaşaya giricek yoktur sanırım
ama damarlarının toprağa girmesi orada dolaşması oradan beslenmesi akıllarına gelmez

arada arabanın tabanı vardır
arada ayakkabı
arada asfalt
arada yüreksizlik

samimiyetsizlik ve korkusuzlukluk
geçmişe yaslanıp ileriye ayak koyma
sola sola kaçmak sağa giden yolda ki tersi lanet dilbilgisi
hemen bi şeylere hayran oliyim belki biraz ilerlerim içgüdüsü

ben akıllı biriyim hep akıllı oldum
dediğim şeyde içtensizlik olmaz yanlışım bile gönüldendir
ama ait olduğum yer dünyaysa yanlış yapmaktan sakınmam
bilirim ki ona aitimdir

ondan korkmam
onu anlamaya çalışırım
onun istediğini yapmaya çalışırım
ona destek olurum

çıkıp da onu kullanmam
o benim evim
arkadaşlarıma sevdiğime ve çocuklarıma ev olan yer o
ona özenirim

1 Aralık 2010 Çarşamba

gerçekçe

her farklı her
bi sabah martılarla ezan bitiminde güneşini bekliyen
bi yalnızlık birine uzuyucak her an her herde
bi intihar sonrası mutluluk her hissediğildiğinde
orda biraz mutluluk hissedilir

oraya gitmek pamuk yollarda
taş patikada sert güven veren bi tepkime
ilerledikçe boynuna vuran doğru esinti
kafanı sabitleyip gözünü diktiğinde o heyecan
seni gerçekten mutlu seni gerçekten mutsuz edebilir

ama o hissettiğin şeyin gerçekten sana, hayatına dair olması, üstüne herhangi bi şeyi tanıyamıyacak kadar puanlıdır