28 Kasım 2010 Pazar

GERİZEKAAAAAAALIIA

ayağımda kafamda her yerimde bira var şarap var hepsi senin salaklığın
hepsi çok salak olduğundan fazla salak olduğundan
fazla cibiliyetsiz olduğundan
fazla biçimsiz olduğundan
fazla atık olduğundan
fazla düşünülmemiş istenmemiş olduğundan

bi fayans biraz seramik biraz karanlık senin hayatın
biraz koridor biraz ışıksızlık en darlandığın
ama BOLCA APTALLIK
AMA BOLCA HIYARLIK
BİR GIDIM Bİ ŞEY YOK YA SENDE

ŞARRRAP!!!!!!!!

yumuşacık şarabım
ağzıma her girdiğinde beni öpen beni seven
ve bundan kar etmiyen yumuşacık şarabım
benim güzel iyi huylu şarabım

senin ne işin var dediğimde ben nötürletarum diyen benim gönülden şarabım
bu gerizekalıları bana düşündürten gerizekalı şarabım
benim güzel şarabım
benim tek iyim

sevdiğim

öyle oda oda her şey
her ev kocaman 
senin evin en büyüğü olucak
sen çıkmak istedikçe kat çıkılıcak üstüne

büyüklüğü göz korkutucu da olsa içi bu kadar gerekiyomuş dedirticek
her katında başka manzara her odada başka bi koku olucak
zaman gibi olucak evin 
unutturmıyıcak sana geçmişini

istediğin zamanda yaşıyabiliceksin 
her oda diğer oda için, çıkmak istediğinde diğer odanın anahtarını bulman gerekicek
ve unutmaman gerekicek yerlerini, onu oraya nasıl koyduğunu, bu tazeliği seviceksin
kendini en çok anladığın yer evin olucak karıştırıcak çok şeyin olucak ve hepsi elinin altında olucak görüntülerin kayıtlı

yatak odanda çok büyük yuvarlak bembeyaz bi yatağın olucak tam ortasında uyumayı seviceksin
rahatsız etmiyicek uzaklıktan suların ve kuşların sesleri gelicek gece tazetaze
arada burnuna güzel çiçek kokuları gelicek sıkılınmıyıcak kadar nazlı olucaklar 
dokunmak istersen elim yanında açık olucak

ben ufak gölün orda olucam genelde orda uyuklamayı sevicem
bir ateş boyu uyuycam karın üstünde çırılçıplak
sesin geldiğinde bahar gelicek uyanıvericem
sana arkadaşlık edicem gözlerimle, içlerine akıtıcaksın memnunsuzluğunu

zamanına göre yemekler kokucak mutfaktan
peynirli börekler çikolatalı pastalar 
en güzel hayvansal gıdalar:)
canın her istediğinde hazır olucaklar ellerimle yediricem sana :D

yağmur yıkıyıcak güneş kurutucak güzel tenini
en güzel koku senin kokun olucak o evde
sen tertemiz olduğunda dünya durucak bi kaç dakika
bütün ev sen kokucak o zaman işte en şükür ettiğimiz an olucak

her şey canlı ahşap olucak bütün ev yeşillik olucak gülümseyen yapraklar
onları kandırıcaksın oyun oynıycaksın ama peşini bırakmıycaklar
ama altetmesini her zaman biliceksin
bahçen evin üstünde olucak dünyayı yarım küreden çok az fazla olarak görüceksin kimse oraya giremiyicek

gölgeler sana değmiyicek ışıklar gözünü almıycak
çok efendi panjurların olucak halden anlar tam hizmetkar
renkleri ayıklıyıcaklar içeri havayı seçicekler sevdiğinden
en güzel akşamüstü göle çarptığında yok olucaklar size davet var mekan dışarsı

incecik olucak herşey zarif küçük küçük her yer uçsuz ufak tefek güzel işlemeler kare kare 
ışığın her tonunu seçiceksin istediğinde 
boynuna esicek akşam esintisi tam da gündüz olsa da 
ve ara diğil günün yarısı olarak, tatil zamanın

için artık dolduğunda yarısından biraz azı tual olucak yarım kürenin 
ve oraya büyünü yapıcaksın tüm şehvetinle
o kadar güzel şeyler yapıcaksın ki tüm güzel sanılanlar önünde eğilicek 
kimse gördüğüne inanamıyıcak ben ellerini öpücem haberi alıp

ve senin için tören yapmayı kalbimizden istiyicez
biz bütün elyapması şeyleri dünyanın,, benim şefliğimde yeni gösterimize başlıyıcaz
sadece senin ağzındaki kıvrılmayı görebilmek için koltuğunda
gözündeki parlaklık bizim yaşamımız olucak bizi en çok o sevindiricek
seni sıkmadan bitiricez gösterimizi yanına makyajlı yüzümle koşup beğendin mi diyicem
dudaklarımı temizleyip küçük bi öpücük vericeksin ve iyisine bir kıyameti koparıcam tek boş alan kalmadan her yer gürültü ve havai fişeklerle dolucak bu bizi sevindiricek 

bütün ev gece yatarken seni düşünücek 
sana hizmet etmenin ne kadar güzel olduğunu ne kadar şanslı olduklarını ve uykuya dalıcaklar
sen de onları seviceksin onlar günlerine nokta koyarken tanrıyla rutin konuşmanı yapıcaksın
beni karların altından alıp bir fincan kahve ikram ediceksin

sana sorucam mutlu musun diye
fena diilim diyiceksin saol diyiceksin
anahtarını bulabildin mi diyicem
hayır diyiceksin belki de bu sefer bulmam gerekmiyodur . .

nasıl ya diyicem
öyle işte diyiceksin
ben üzülücem
merak etme diyiceksin

merak etme sercan çünkü sen en olabilicek şeyi yaptın
ve bulabiliceğim bütün anahtarları buldum
sana çok teşekkür ederim
ve belki sevinirsin bi anahtar için sana ihtiyacım var

bana mı diyicem sana
evet sana diyiceksin hiç olmadığın kadar samimi gözlerinle
elini kalbime koyup sen benim bulmam gereken son anahtarları burda taşıyosun
olamam diyicem bana böyle deme ama beni buna aşık ediceksin

bir anda soytarı şefliğinden prensliğe yükselicem 
sen bana asilliği öğretirken ben kalbimde ne olduğunu düşünmeye başlıyıcam
sen bana hizmet ettirirken evi, yüzündeki gülümseme beni korkutucak
hazır olamamak içimi kemirmeye başlıyıcak

sen tüm kalenderliinle bana bakıp
çocuk seni istiyorum dediğinde dizlerim titriyicek hayır istemiyosun diyicem 
ve o gece bana sahip olucaksın :D
uyandığımda yanımda olan sen beni gerçekten o odada hissettiricek

ve evet ben de bu odadayım bu kadın benim kadınım dediğimde
şimşekler çakıcak az fazla yarım küre dünyamızda
ben oraya laneti getiricem en koyusundan 
bize bi şey olmıycak ama manzaramız kararıcak

niçin böyle yaptın diyicem
bunun olması gerekiyodu diyceksin
nasıl olması gerekiyodu diyicem
sen benim kışımsın ve en çok kışa ihtiyacımız var diyceksin

çok büyük bi yük bindiriceksin kendimi anlıyamıyıcam bi soytarıyken kötü bi görünüme gelmek içimi acıtıcak
sana küsücem bana yaptığını beğenmiyicem
gösterileri bırakıcam seni görmek istemiycem kaçıcam
ve çok uzun zamanlar geçicek

odamdan mızıkamı almaya çıkarken yeni gösteri ekibini görücem ve yaptıkları işi hiç beğenmiycem
anlatmaya çalışıcam böyle yapmalısınız diyicem yapamadıklarında yeni şeflerine bağırıcam 
o ara bembeyaz kıyafetinle iniceksin odadan 
senden gözlerimi kaçırıcam

ben olmadan sen eğlenceyi nefrete 
sen olmadan ben güzelliği bencilliğe çeviriyorum
biz aynı enerjinin birbirini çekemiyen arkadaşlarıyız
artık barışalım. . .

sana bakıyorum bana o kadar güzel bakıyosun
bana yakın olman da bunun için di mi diyorum
evet diyosun ama buna mecburum
bana yakın olman bi mecburiyet gerektirmedikçe beni arama diyip çekip gidiyorum

ve ev değişiyo uzaktan görüyorum 
sen evle arkadaş oluyosun ve evi besliyosun gülücüklerinle
ben uzaktayım ama yanaşmıyorum ormanda bi kaç arkadaş buluyorum onları eğlendiriyorum ama seninle olduğu gibi zevk vermiyo
eski günlerimizi ne kadar basit olduğumuzu hatırlıyıp iç geçiriyorum yalnızken

ev kendini yeniliyo daha canlı oluyo daha anlamlı görünüyo bensiz
uzaktan bakıyorum hergün ve beğendiim çok güzel bi balkon yapıyosunuz
tam istediğim yere bakan gündüzden başliip güneş gören günbatımına dek
ama nasıl olsa ben heryerdeyim diyip önemsemiyorum

bi mektup geliyo artık kaçmana gerek yok bugün bize gel
seni özlemenin de ihtiyacıyla gidiyim bari neyapmışlar diyorum yalandan
ve servisin bittiğini görüyorum seni hiç bu kadar kalabalık bi yerde görmemiştim diyorum
herkes bana özlem dolu gözlerle bakıyo tüm panjurlar tüm balkonlar tüm tencereler
anlam veremiyorum sana bakıyorum elinde bir tabakla geliyosun

bu tabağın sahibi diyosun bizi varoluşumuzdan buyana idare eden biri..
o olmasaydı bu duruma gelemezdik
bize umut veren tek şey o oldu yüzyıllardır
ve bu tabaktaki yemekleri en çok o haketti

tam ben mi diyicekken tabak önüme konuyo
evet sen diyosun
hiç bu kadar sevgi dolu bi tabak görmemiştim diyorum o kadar şaşırıyorum ki saatlerce tabağa bakıyorum ama kimse hadi ye soğuyucak demiyo çünkü soğumuyo
bu evden çıkan bu yemek sonsuza kadar yenebilicek bi yemek

ve ben yemeği yiyorm ve doyuyorm 
bu olamaz diyorm ben bu yemeği çok sevdim
bundan sonra kalırsan yemekte hep bu tat var diyosun
sana bakıyorum, gülüyorum

ve bi anda anahtar beliriyo masada 
senin diyosun 
yeni odana gidiyoruz 
ve sevişiyoruz..

adım adım

bi adım attı
adam çirkin bi herifti
ne adam ne de herifti
biraz tamdı vücudu
ama yürü denilmiş gibi
öylesine
birazcık intiharı vardı göğsünde

bi adım attı
biraz aşağı biraz yukarı baktı
biraz olduğu yerde

bi adım daha attı
bastığı yeri hissediyodu
konuştuğunda cevap duyabiliyodu

hep bi yerin içindeydi
kaçamaması kaçınılmaz
kaçmaya gücü yoktu
düşünmemeyi nasıl düşünebiliyodu
aklını tüketmişti
elinde bi kaç hayvanlığı vardı

küçük bi adım daha attı utanmadan

kırılıcak bi cam gibiydi
çok gergin
çok dayak yiyebilir gibi
kağıt gibi elleri
gözleri nokta gibi
ayakları ağrı gibi

o kadar renksiz biriydi ki
bildiği tüm renkleri betimsiz
bütün anıları siyah siyah
bütün kahkahaları kusmuklu
bütün geleceği geçimsiz
vazgeçmiş umutları
pislik bile olamıyıcak dorukları

nedensiz
yolsuz
gayesiz
ruhsuz

öylesine
bi adım attı

yanlışlıkla veya zorundalıkla bi sonsuza girdi
girdiği gibi onun renksizliğinin nedeni gibi bi müzik
onun ne kadar olmadığıysa o kadar güzel bi kadın
midesine ne giremediyse o kadar girmesi arzulanan yemekler
ne kadar onu sevmedilerse katlarca fazla seven insanlar
ne kadar geriye attılarsa o kadar ileri atacak fırsatlar
ne kadar yalan varsa o kadar daha güzel yalanlar yani doğrular
bi fidan
bi güzel ufak köpek
bir içten öpücük
bir candan sarılış
bir derinden eyvallah

bi adım daha attı

sessizliği düşündü
yönü var dedi
bi yönü var dedi
bi yere gidiyo dedi

bi yere gidiyo

oraya doğru bi adım attı

insanları akıllı bi yere geldi
onun gibileri de vardı

onun gibileri de vardı

ONUN GİBİLERİ DE VARDI

onun gibilerinin olduğu yerde en yukarı çıktı en uca gitti aşağıyı gördü güldü
soyundu bi sigara yaktı

sigarasını bitirdi

bi küçük adım attı