14 Ekim 2012 Pazar

Ay ne güldüm

Buna, sanki daha önce yazmışım bir sürü de laptop kapanmış, bir daha yazıp-yazmama kararsızlığında yazmaya başlıyormuşum gibi başladım. Küçükken öyle boklar yerdim. Motivasyonun ne olduğunu bilmezken, saçma sapan ama motive eden disiplinlerim vardı. Disiplinler saçma sapan olma seviyesinde kalmalıymış. Mevcut disiplinler saçma sapan olamayacak kadar berbat durumdalar. Onların kanser ve tümör yaptığını belirtmek istemezdim açıkçası.

Her neyse

"Neden böyle yapardım" dan bahsetmek istiyorum. Çünkü her zaman mevcut bir risk ağırlığı vardı ve hata yapmak iyi bir şey değildir her haldeydi. Sorgulayamacak kadar az şey biliyordun falan. Biraz sorgulamaya başlayıp, her şeyin embesilce olduğunu hissetmeye başlayınca kendi embesilliklerine gülemez oldun çünkü onlar fazla sempatik kaldılar.

Senden

Aldılar. Senden bir işe başlarken o işi daha önce yapmaya kalkmışsın ve becerememişsin ve sana ona harcadığın zaman ikinciye, şans olarak verilmiş; sen sanki bir şeyleri düzeltiyormuşsun hissini nasıl aldılar nasıl. O kadar beceriksizler ki insan olma konusunda senin becerilerine zarar veriyorlar.

Her neyse

Hayal kurulamayan bir dünya. Bir dünya hayali kurmaya yanaşmayan bir dünya. Ne yapalım insanlığın kaderi buymuş.

Ne yapabiliriz ki yani

Bu toplum, önüme koyduğu risklerin hiç birini hak etmiyor. Akı, bokunu kurtarmaz yani, imkansız. Aklı başında insanlara göre modellenmemiş yani. Hiç estetik değil, kaba göreve yönelik. Mantıksız mı,

E mantıklı canım

Ben de o yüzden iyiyim artık. Natalie Portman'la sevgiliyim. Tefo abinin dediği gibi, belki hayatımda o büyük çöküntüyü hala hissetmedim ama kendime güveniyorum; en azından güvenmek istiyorum. Eski aşklara inanmıyorum artık. Belki de bilmiyorum şeyle.. Aklımda yani. İnsanlar iyidir ya, insanlar iyidir.

Candır insan

Can. Şans eseridir bir yerde. Bir yerde de eserdir. Selam edersin.

Zaten sıfırlanmış blog'a giren ziyaretçi sayısı. İnsan merak ediyor işte ne düşünüyorum ben diye yazmak istiyor. İşte böyle kendini kandırabilirsin eğer insansan. Acaba yalana ihtiyacımız mı var doğuştan gelen. Ölüme atacak bir yalan. Bak bu fena değil. Yarın bir kesin banyo yapayım da. Ölüm şeylerinden de bıktım ya. Biraz fazla okudum ölüm üzerine gereksiz fazla düşündüm. Hakikaten orası bir yalan istiyor yani. O kadar psikanalizinden neyinden tut hepsini araştırdım bildiğin gerizekalıyız yani. İnsanlara, "Oğlum siz gerizekalısınız yaşamaktan mutlu olmak için bir yalana ihtiyacınız var. Bunu görmezden gelip , gösterme bir insan olma onuruyla mı yaşayalım, yoksa bu özelliklerimizi kabul edip hakikaten zor bir yolda onları düzenleyip ki hepimizin aynı derecede uğraşacağı öngürülmeyen bir yolu mu seçelim" diye soramazsın. Sorsan seçim yaşı kaç olmalıdır falan. Bu kadar insana yapamazsın onu yani. O düzenin gelmesi de faşizmle olmayacak falan, imkanı yok yani. Demokrasi için savaşırsın, şu an gündem hala evet o. İlgilenmiyorum artık. Noktayı koydum, siyaset, politika, tarih, bilmem ne konusunda daha fazla düşünmek istemiyorum. Aklın yolu zaten bir. Tecrübeler gerektiğince anlatıyor mevcut olanda neyin en çok değişmesi gerektiğini. İnsan müzik dinlemelidir. Yazar. İsterse yazar, yazmalıdır. Niye yazmasın ki? Neden değil yani, -niye- çirkin çirkin. Bu kadar güzel yalanlar varken neden bir yerinden emiklemesin? Gerizekalı mı bu insan? Ne çok geri ne çok zekalı. İkinciye yaptım. Diyalektik hacı, ortadan zart diye bölersin

Her neyse canım o kadar da saf olmamak lazım.

İki, üç biladerin olacak.

Yeter.